31 Ekim 2013

''Veda''

Bugün , yolculuk öncesi; eşya toplamak,konsolosluğa gitmek,aşı yaptırmak,döviz yaptırmak,atm kartı çıkartmak,arkadaşlarla mümkün olduğunca vakit geçirmek ya da bütün bunlara benzer somut hareketlerden daha farklı bir şey üzerine yazacağım.Çok mutlu ve eğlenceli geçecek bir yol öncesi ki buna tüm kalbimle inansam da şimdi biraz duygusal bir yön mevcut elbet...
Bir çok gezginden de farklı olarak dönüş biletimin olmayışı da sanırım bunu biraz besliyor kendi kendine..
Ve sanırım en önemlisi de yola çıkmadan evvel bu bahsedeceğim duygulardan arınabilmek ve tamamen yola hazır olarak buralardan gidebilmek.

Cibran , Ermiş'te diyor ki : ''Kederlenmeksizin ve huzur içinde gidebilecek miyim bu şehirden? Yüreğimde tek bir yara izi bile taşımadan...''


Bugünlerde kendime sorduğum en büyük soru bu ..

Her şeyi , herkesi arkanda bırakıp gidebilmek elbette kolay değil.
Daha evvel ki yazılarımdan birinde bundan bahsetmiştim.İnsan belli bir noktaya kadar gitmemek adına çok çaba sarfediyor.Fakat öyle bir kırılma anımız var ki o anda karar verip ''tamam'' diyoruz,''benden bu kadar''..''vakit geldi''..''artık gitmeliyim''...
Bedensel ve çoğunlukla ruhsal anlamda da gitmeye hazırım fakat veda etmem gereken tek bir yara izim var sanırım benimde.Beni kederle değil ama 'Affedilme' duygusuyla buradan gönderiyor.Ve şimdi bu kişisel blogta O'nun için bir kaç şey yazmak istiyorum.Yıllar evvel bir mektup olarak yazdığım ve zamanı gelince büyüdüğünde okuyacağı bir kaç satır...

-Üzgünüm.

Belki büyüdüğünü göremeyeceğim.
Bir sürü ilkine şahit olamadım ve olamayacağımda.
Ama her şeye rağmen ; bir gün beni anlayacağını umut ediyorum.
Hep ikimiz adına güzel günlerin geleceğini düşündüm.
Yeniden kavuştuğumuzda nedenler ya da niçinlerle gelmeyeceğinden eminim bu sebepten.
Haklıydın ya da haksızdın da demeyeceksin.
İkimizin bir bakıma güzel bir ortak noktası var.Kan bağı değil bu.Sadece kalp bağı.
Seni ilk gördüğüm günden beri kalbimde hissettiğim bir sevgi bağı bu.
Ve inanıyorum ki gün geldiğinde bu gidişime elbet kendince bir anlam yükleyeceksin.
Her şeyi tam olarak anlamaya başladığında ve hayatın nasıl bir şey olduğunu kavradığında,şimdi yaptıklarımın ya da seçimlerimin sadece benim planlarımdan ibaret olmadığını ve hayatın bir şekilde bana bu yönü verdiğini görmeni diliyorum.
Yinede ne olursa olsun çok fazla anlamlandırmaya çalışma.
Sadece olması gereken oluyor ve hayat devam ediyor.
Ne kadar uzakta olursam olayım,ne yaşarsak yaşayalım,ayrı da geçirsek günlerimizi,aylarımızı,senelerimizi,unutma ki seni her zaman sevdim ve seveceğim.
Kalbimin bir yanı her zaman burada kalacak.Her zaman seni hissediyor olacağım.
     
        ''Onun için beni affet demeyeceğim sana.Ergeç anlayacak ve affedeceksin. 
         Bunu biliyorum.
         Karşılaşmamız kaderdi belki.Ama çektiğimiz çiledir. 
         Bizi birbirimize yakınlaştıran, o korkunç ümitsizlikler ; çaresizliklerdir.
         Acılarımızı yitirmeyelim.''    (Ü.Y.O)


İşte böyle. İnsan gitmeden evvel vedalaşmalı.

Eğer çıkılan yolda bir plan yoksa ve süresizse ve yol belirsizse ve her şeyin olma ihtimali varsa,veda etmeyi de unutmamalı diye düşünüyorum.Bir çoğunuz bunun fazla hüzünlü ya da kederli bir yazı olduğunu düşünebilir fakat tam tersi.Bu yazı umut dolu ve geleceğe dair ümitli bir yazı.Bir veda yazısı fakat bir hoşgeldin yazısı da aynı zamanda.Ama yazılması gerekende bir yazı.



Bu arada Cibran , Ermiş'te , yukarıda ki soruyu sorduktan ve gideceğini Orfales halkına müthiş cümlelerle duyurduktan sonra şöyle devam ediyor : 


'' Gördüğüm her şeyi kendimle birlikte götürmek istemez miyim sanıyorsunuz, ama nasıl ? Sözcükler taşıyamaz ki denizin ötesine kendisini kanatlandıran dili ve dudakları.Yapayalnız dağılırlar boşluğa ve bir başlarına yaşamın gücünü ararlar.. 


Yalnızdır güneşe doğru uçan kartal ,yapayalnız ve yuvasız.'' 





Tüm yalnız uçan kartallara gelsin ;

no tengo lugar
y no tengo paisaje
yo menos tengo patria.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder